30 Ağustos 2009 Pazar

Rooney'in Elma Soslu Hindisi

Bir toplumun kendiyle ilgili olaylara verdiği olumlu ve olumsuz tepkiler onu daha iyi tanımamızı sağlar.
Geçenlerde Türk toplumunun tipik ozelliklerinden birini bütün açıklıgıyla ortaya cıkardıgı küçük ama detayları cok derin bir olay gerçekleşti.

Haber şuydu;
"Beşiktaş'ın Şampiyonlar Ligi'nde aynı gruba düştüğü Manchester United'ın yıldız oyuncusu Wayne Rooney'in yaptığı 'Türkiye esprisi' büyük tepki çekti.

Manchester United'ın ünlü futbolcusu Wayne Rooney, kura çekiminden sonra Twitter'daki sayfasına "Turkey I like Turkey really nice with stuffing apple sauce & roasted potatoes" yazdı.

Rooney, "Elma soslu kızarmış patatesle doldurulmuş Turkey'e yani hindiye bayılırım" sözleriyle tüm Türkiye'yi kızdıracak bir açıklama yaptı. "

Beklendigi gibi pek çok kisi haberi okur okumaz heyecanlanıp çok kızdı Rooney'e ve Ingilizlere. Yine her zamanki gibi yine konuyu abartıp şişirip uçurdular.

Soslu ve doldurulmuş hindi İngilizlerin Noel'de yedikleri geleneksel bir yemektir. Seven için de sevmeyen için de geleneksel oldugu icin çok lezzetlidir. Bizdeki "Ham yaparım seni" lafinin benzeri laflar da bu soslu hindi kullanılarak soylenir İngilizce'de.

Rooney ne Türkleri kücük düşürüecek, ne Türklere hakaret eden, ne de Türklere nefret kusan bir laf ediyor. Adam futbolu çok seviyor ve yaptıgı işle ilgili kücük bir espri yapıyor. Turkey-Hindi anlam benzerliği de böyle bir espri icin ideal bir malzeme dogrusu. Aynı tarzdaki şakaları dunyada akşama kadar milyonlarca insan yapıyor. Hele hele Türkler'in birbirine yiyecekle ilgili yaptıgı şakalar veya espriler herhalde dunyada başka bir ülkede daha yoktur.

Ama biz bu espriye cok kızdık, gurur yaptık ve Rooney'den hatta tüm İngilizlerden nefret ettik yine.
Bizim bu şaka konusunda cok tuhaf bir özelligimiz var; şaka yapmayı cok severiz ama başkasının bize şaka yapmasını, hakkımızda espriyle karışık konuşmasını sevmeyiz. Ozellikle de Türklük ve Türkiye ilgili şaka yapılmasını hic sevmeyiz.. Dahası, bir Ingilizin veya bir Batılının Türklerle ilgili şaka veya espri yapmasını hiç ama hiç, asla ama asla sevmeyiz!

Mesela Beşiktas'ın kalecisi Rüştü bırakın Twitter sayfasını felan, direk İngiliz basınına, Ingiliz televizyonlarına çıkıp MANU macıyla ilgili dese ki; "İngiliz Anahtarı gibi evire cevire ezip yeneceğiz sizi, İngiliz Anahtarını yalama yapacağız".

Sizce ne olurdu?

(Boyle bir lafı ciddiye alıp ne TV de ne de Gazetelerde yazarlar ama biz yine de Türkiye'deki gibi düşünelim bir an)
Her seyden önce sadece Manchester United'lı taraftar ilgilenip cevap verirdi, yani bizdeki gibi "Ben aslında GS'liyim ama Türküm..." diye baslayıp herkes heyecanlanmazdı.
Sunu görürdük; "Haydi gel bakalım gorelim kim kim kimi ezecek" deyip kahkahayı basarlar, konuya kafalarında toplam 3-5 saniye süre ayırırlardi. Hepsi bu..

Peki biz nicin gülüp geçmiyoruz?
Niçin biz de futbolu gerçekten sevemiyoruz?
Niçin her lafın altında bir tuhaf anlam aramaya çalışıyoruz?
Niçin herkesi Türk düşmani sanıyoruz?
Niçin espiriye gulup geçip, daha ciddi konulara kafa yormayı ögrenemiyoruz?

Bütün bu niçinlerin bir tek cevabı var; "Doğululuk"

Ayaklarımız, kollarımız ve gözümüz Batıda ama kafamız ve içimiz hala Doğudadır.

Bu ayıp veya kücümsenecek bir durum degildir. Ne Doğulu olmak zenginlik veya acizlik, ne de Batılı olmak büyüklük veya utanılacak bir şeydir.

Fakat bu durum büyük sorunlar ortaya cıkarmaktadır. Toplumumuz ne Doguludur ne Batılıdır ama ikisinden bir ahenk yaratamamıştır.
İşte bu yüzden, yani Dogu Batı arasında kalıp, her ikisini de gerekli ölçüde karıştırıp dengeleyemediği icin hayatımız tuhaf, kafamız karmakarışıktır.

Rooneye olan kızgınlıgın da, futbolu sevemeyişimizin de, hayata gülüp geçemeyişimizin sıkıntısı da hep bu kafa ve gönül karmaşıklığından kaynaklanmaktadır.

Habere yapılan yorumlardan ve genel tepkilerden dikkat çeken bir konu da Turkey'in hindi anlamına gelmesiyle ilgili eleştriler. Turkey mi Türkiye mi Hindi mi?
Bu konuya gelecek yazımda devam edecegim.

Toros Akdeniz - 30/8/09 - TANRILAR ve SAZANLAR (Silifkeliyiz.blogspot.com)
.

28 Ağustos 2009 Cuma

Foto Bulmaca 3 - Ağustos Eylül

Evet Silifkeliler, bu ayki foto bulmacamızın karesi aşağıda.
Bakalım bu foto nerede çekilmiş, karenin tamamı nasıl bir şey bilebilecek misiniz..
Hep zor yerleri soruyorduk, kızıyordunuz, bu sefer kolay bir yer seçtik.

Söyleyin bakalım; Burası Silifke'nin neresinde?

Tahminlerinizi aşağıdaki yorum kutusuna ekleyebiliriniz



Ödül: 10 hafta her şey dahil Silifke Kalesi tatili :)

(Not; bulmacalar Silifke'nin içinden de olabilir. dışından da, köyünden de, yerin altından da, üstün de.. Kısaca Silifke sınırlarındaki her yerden )

Üye Olun!
Bulmacalar, yazılar, haberler, söyleşiler, Silifkelilerin yorumları ve sitede paylaşılan her şeyden haberdar olmak için soldaki TIKLA ÜYE OL'a tıklayıp sadece adınızı ve emailinizi yazmanız yeterli.

..

3 Ağustos 2009 Pazartesi

SİLİFKE'NİN BELEDİYE ANONSLARI

Belediye anonslarından aldığım bir kaç tanesi:

Şubat 2009 : Balıkçı arife hamsi gelmiştir, balıkçı arif eski vergi dairesi...

26 Nisan 2009 (pazar sabahı saat:9.00) : Ttaşucu pazar mevkiinde dükkan açık arttırma ile kiralanacaktır. Açık arttırma kapalı zarf usulü ile olacaktır.(Pazar sabahında yapılan bir anons sadece garip...)

Mayıs 2009 : Pazar kaşı mahallesinde SSK EMEKLİSİ .... 'nın annesinin mevlitli yemeği vardır tüm halkımıza duyrulur.

Mayıs 2009 : .... Seyahat bartın, zonguldak, balıkesir, burdur seferlerine başlamıştır tüm halkımıza duyrulur.
Haziran 2009: .... ya ait kredi kartı ve kimlik kaybolmuştur bulanların belediye yayın servisine getirmeleri rica olunur... Bir müddet sonra: .... 'ya ait cüzdan bulunmuştur(Garip...)

Haziran 2009: .... mağzalarında indirimli yün satışları başlamıştır tüm halkımıza duyrulur...

Haziran 2009 bir pazartesi gününde: sabah 8:30 dan itibaren ard arda 8 tane mevlitli yemek ilanı dinledim...

Belediyemiz tarihi kent Silifke'miz de bu tür anonslar yapıyor ve benim tanıdığım herkes bu anonslarla dalga geçmekle birlikte çokta rahatsız oluyorlar. Bir gün içerisinde 12 tane mevlitli yemek anonsu güzelim yurdum Silifkede verilmekte mesela...
Yalnış anlaşılmak istemem ancak din bilginleri vefat eden kişinin arkasından yemek verilmez derken biz yemeğe tüm kenti davet ederiz. Belkide bu bizim misafirperverlik kültürümüz. Övünmelimiyiz üzülmelimiyiz düşünmek gerekli sanırım. Ayrıca belediyeler hem etik hemde rekabet koşulları açısından bütün esnaflara eşit uzaklıkta olmalıdır. Bu nedenden dolayıda bir esnafın reklamını anons etmesi ne kadar doğru oda ayrı bir mesele...

Bir pazar günü tüm Türkiyedeki çalışanlar gibi öğleye kadar uyumayı düşünürken sabah 9:30 da anons ile uyanmakta garibime giden şeyler arasında oldu. Bazen acaba benmi abartıuyorum yada benmi dikkat ediyorum sadece bunlara dedim ancak çevremde bir kişi bile bu anonslardan memnun değil.

Silikfe'de belediye anons hoparlörleri iki elektirik direğinin birinde var sanırım çünkü herhangi bir anonsu duymamak için en az kabasakallı veya tosmurluya kadar gitmek gerekli sanırım. Gerçi belki oralardada hoparlör vardır onuda bilmiyorum.

Ben Silifkede doğup büyümüş ve Silifkede yaşayan birisi olarak bangır bangır konuşan bir bayan istemiyorum hayatımda. Hangimiz isteriz ki ;)...

Tosmurlu'dan Tozara'ya


Üye Olun!
Bulmacalar, yazılar, haberler, söyleşiler, Silifkelilerin yorumları ve sitede paylaşılan her şeyden haberdar olmak için soldaki veya aşagıdaki TIKLA ÜYE OL 'a tıklayıp sadece adınızı ve emailinizi yazmanız yeterli.

.